Fotograflar için yukarıdaki resme tıklayınSabah 6:30 da denize giriş ,arıların saldırısı altında halatları çözüyoruz.İstikamet Martı Marina. Yolda deniz suyuyla tekneyi yıkıyoruz.Saat 8 civarında Martı Marina’ya bordoluyoruz.Su ve Elektriğe bağlanıyoruz. Bencik’te kaçtığımız arılardan biri burada mehmet Ali’yi sırtından sokuyor. Yanımızdaki ilk yardım çantasındakilerle müdahalemizi yapıyoruz.Kızlar ve çocuklar duş yapmaya gidince erkekler temiz suyla tüm tekneyi yıkıyoruz,ama banyodaki pompa arızalandığı için banyo su içinde kalıyor.Neyse ki marinadayız. Bir tamir ekibi gelip belli bir ücret karşılığı onarımı yapıyor.Deniz ve yelken güzel ama insan medeniyeti özlüyor.Duş ve traş işlemlerinden sonra market alış verişini yapıyoruz.Kurtlar gibi acıktık.Marketten çok güzel poğaçalar aldık.Yemeklere saldırıyoruz.
Artık bu kadar kara yeter denize açılıyoruz.Nefis bir Rüzgar var.Hisarönü tüm güzelliklerini bize sunuyor.Süper bir orsa seyri yapıyoruz.Herkes güvertede. Bu hızlı seyir herkesi heyecanlandırıyor ve maalesef o an geliyor.Ata teknenin arkasına bakarak botun nerede olduğunu soruyor.Evet botumuzun halatı çözülmüş ve koca hisarönü körfezinin herhangi bir yerinde kaybolmuş. Teknedeki mutluluk havası anında dağılıyor.Hemen yelkenleri kapatıyoruz .Yüzler asılıyor.Sinirler geriliyor.Telsizden Martı Marinaya durumu bildiriyoruz. Geldiğimizi tahmin ettiğimiz rotadan Martı’ya doğru geri dönüyoruz.Herkes bir yön seçerek etrafı tarıyor.Kimimiz dürbünle kıyıları kolaçan ediyor. Karşıdan gelen teknelere çağrı yaparak botumuzu soruyoruz.Fotoğraf makinesindeki son resim Orhaniye çıkışı ve bot bağlı görünüyor.Heralde orsalamaya başladığımız bölgede ip çözüldü.Tüm girinti ve çıkıntıları araştırıyoruz. Tekrar Martıya soruyoruz ama nafile.Artık botu kaybetmenin hüznü ile yola devam edicez. Ama kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Derken çocuklar aşağıda telsizden Aisha ismini duymuşlar bağırışıyorlar.Tekrar marina ile irtibat sağlıyoruz.Botumuzu bulduklarını ve iskeleye yanaşmamızı söylüyorlar.Herkes çığlık çığlığa. Nasrettin hoca hesabı önce kaybediyoruz bulunca da çılgınlar gibi seviniyoruz.Botumuzu dün gece bizi Bencikte görmüş olan bir motor yat bulmuş.Botumuzu alıyoruz ve onlara bir şişe şarap hediye ediyoruz.Evet yine yelken seyrindeyiz 1.5 saat kaybettik ama olsun buda ders alınacak bir heyecan.
Bozukkale’ye 20 mil var rüzgar durdu.Motora kuvvet devam ediyoruz.2 mola ile Bozukkale’ye varmayı planladık.1.mola yeri Girneyit koyu çocuklar sıkılmaya başladı.2. mola yeri gelirken’de durduğumuz Oğlan boğuldu olsun dedik.1.mola yerimiz biraz rüzgar alıyor ama deniz temiz.Yemekleri yiyoruz.Burada molayı uzun tutmak zorunda kalıyoruz. Çünkü Banu Selin’in vücudunda kene görüyor.Hemen doktorlarla irtibata geçiyoruz.Yağız’la Özge’nin tüm neşesi kaçıyor.Çünkü son günlerde keneden dolayı ölümler çokça duyuluyor.Banu cımbızla keneyi vücuttan ayırıyor.Selin’in canı çok yanıyor ve bizlerle küsüyor. Neyse doktorlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda içimiz biraz rahatlıyor.Çünkü bu bölgede o tip kene bulunmazmış ama yine de gözlem altında bulunduracağız.
Dışarıda çok güzel rüzgar var Ala burnuna kadar nefis bir yelken seyri yapıyoruz.Neşemiz yerine geliyor.18:30 da bozukkaleye giriyoruz.Solda ilk lokantaya yanaşıyoruz.Yanyana çok tekne var.Restaurantı ziyaret ediyoruz. Pek beğenmedik.Balık ve meze çeşidi az.Tekrar motor basıp ilerideki Çoban Ali’ nin yerine gidiyoruz.Burası çok güzel bir yer.Çok sıcak karşılanıyoruz.Denizi de güzel.Yüzmeden evvel akşam yiyecek balıklarımızı ve yerimizi ayırtıyoruz.Tam denizin üstünde karanın ucunda harika bir yer ayırıyorlar.Duşlarımızı alıp geceye hazırlanıyoruz.Sallanmadan rakı içmekte ayrı bir keyif veriyor.Çocuklara ayrı bir masa yaptırıyoruz.Onlarda bizde özgürüz.Keyfimiz yerinde Selin’de iyi durumda.Burada elektrik yok.Kendimiz çalıyor,kendimiz söylüyoruz.Muhabbette güzel .Zaman su gibi akıp gidiyor.En güzel gecelerimizden birini yaşıyoruz.Herkes çakır keyif oldu.Yatma vakti geldi.