28 Ağustos 2007 Salı

Kadırga Koyu ve Dönüş

AISHA BÖLÜM 1

AISHA BÖLÜM 2



Tatil bitiyor..

Fotograflar için yukarıdaki resme tıklayın

Sabah erkenden kalmamıza gerek yok, ama güneşin doğuşuyla uyanıyoruz. Kahvaltıyı yine karada yapacağız. Kahvaltı hazırlanana kadar dağların üzerinden kale harabelerine ulaşmaya çalışıyoruz,ama hava çok ısındı geri dönüyoruz. Demek ki sabah daha erken çıkmamız gerekiyormuş. Kahvaltıdan sonra Çoban Ali'nin sattığı kilimlerden alıyoruz. Çocuklara da t-shİrt alıp 12.30 da yola koyuluyoruz.

12:50 korsan koyuna girdik ama koltuk halatı almamız gerekiyor tembellik yapıp yanaşmadan oradan Arap adasına gidiyoruz. Demir atıp alargada kalıyoruz.Akan son günün şerefine çin makarnası yapıyor,üzerinede türk kahvesi içip keyif yapıyoruz.17:00 de artık son koyumuz olan Kadırga’ya doğru yol alıyoruz. Rüzgar yok ama ölü dalga var. Zevksiz bir yolculuktan sonra 18:40 Kadırga’ya girdik. Çok güzel bir koy. Etrafımızda 5 gulet 4 tanede yat var. Koltuk halatlarımızla güzelce bağlanıyoruz. Aldığımız erzakları bitirmek için bol bol yemek yiyip içeceğiz. Sabah 6:00 hareket 7:30 da Albatros marinada olmamız lazım. Bugün ölü dalgalarda gelirken artık tekneye doyduğumuzu zannediyorduk ama bu koyda son gece olunca tabiat ana bize gitmeyin der gibi geldi. Bu koy çok güzel bir koy ama hafif çalkantı yapıyor.

Sabah ayarladığımız saatte seyre başlıyoruz. Yolda deniz suyuyla tekneyi yıkıyoruz. Kızlar son eşyalarını topluyorlar. Boğazı geçtik iste karşımızda Albatros marina içimiz burkuluyor. Deniz üzerinde son dakikalarımız. Limana giriyoruz.kıyıda çalışanlar güler yüzleriyle bizleri bekliyorlar. Tekneyi boşaltıp teslim ediyoruz ama bir türlü ayrılamıyoruz. Son kahveleri içmek için kafesine oturup Aisha’ yı
seyrediyoruz. Herkesle vedalaşıp İzmir’e doğru arabalarla ilerliyoruz. Marmaris’in çıkışında Çamlık’ta gözleme yiyerek ana karaya alışmaya çalışıyoruz.
Daha şimdiden seneye hangi tekneyi kiralayalım diye düşünmeye başladık bile.

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Bozukkale'ye giderken..

Bozukkale
Fotograflar için yukarıdaki resme tıklayın


Sabah 6:30 da denize giriş ,arıların saldırısı altında halatları çözüyoruz.İstikamet Martı Marina. Yolda deniz suyuyla tekneyi yıkıyoruz.Saat 8 civarında Martı Marina’ya bordoluyoruz.Su ve Elektriğe bağlanıyoruz. Bencik’te kaçtığımız arılardan biri burada mehmet Ali’yi sırtından sokuyor. Yanımızdaki ilk yardım çantasındakilerle müdahalemizi yapıyoruz.Kızlar ve çocuklar duş yapmaya gidince erkekler temiz suyla tüm tekneyi yıkıyoruz,ama banyodaki pompa arızalandığı için banyo su içinde kalıyor.Neyse ki marinadayız. Bir tamir ekibi gelip belli bir ücret karşılığı onarımı yapıyor.Deniz ve yelken güzel ama insan medeniyeti özlüyor.Duş ve traş işlemlerinden sonra market alış verişini yapıyoruz.Kurtlar gibi acıktık.Marketten çok güzel poğaçalar aldık.Yemeklere saldırıyoruz.

Artık bu kadar kara yeter denize açılıyoruz.Nefis bir Rüzgar var.Hisarönü tüm güzelliklerini bize sunuyor.Süper bir orsa seyri yapıyoruz.Herkes güvertede. Bu hızlı seyir herkesi heyecanlandırıyor ve maalesef o an geliyor.Ata teknenin arkasına bakarak botun nerede olduğunu soruyor.Evet botumuzun halatı çözülmüş ve koca hisarönü körfezinin herhangi bir yerinde kaybolmuş. Teknedeki mutluluk havası anında dağılıyor.Hemen yelkenleri kapatıyoruz .Yüzler asılıyor.Sinirler geriliyor.Telsizden Martı Marinaya durumu bildiriyoruz. Geldiğimizi tahmin ettiğimiz rotadan Martı’ya doğru geri dönüyoruz.Herkes bir yön seçerek etrafı tarıyor.Kimimiz dürbünle kıyıları kolaçan ediyor. Karşıdan gelen teknelere çağrı yaparak botumuzu soruyoruz.Fotoğraf makinesindeki son resim Orhaniye çıkışı ve bot bağlı görünüyor.Heralde orsalamaya başladığımız bölgede ip çözüldü.Tüm girinti ve çıkıntıları araştırıyoruz. Tekrar Martıya soruyoruz ama nafile.Artık botu kaybetmenin hüznü ile yola devam edicez. Ama kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Derken çocuklar aşağıda telsizden Aisha ismini duymuşlar bağırışıyorlar.Tekrar marina ile irtibat sağlıyoruz.Botumuzu bulduklarını ve iskeleye yanaşmamızı söylüyorlar.Herkes çığlık çığlığa. Nasrettin hoca hesabı önce kaybediyoruz bulunca da çılgınlar gibi seviniyoruz.Botumuzu dün gece bizi Bencikte görmüş olan bir motor yat bulmuş.Botumuzu alıyoruz ve onlara bir şişe şarap hediye ediyoruz.Evet yine yelken seyrindeyiz 1.5 saat kaybettik ama olsun buda ders alınacak bir heyecan.

Bozukkale’ye 20 mil var rüzgar durdu.Motora kuvvet devam ediyoruz.2 mola ile Bozukkale’ye varmayı planladık.1.mola yeri Girneyit koyu çocuklar sıkılmaya başladı.2. mola yeri gelirken’de durduğumuz Oğlan boğuldu olsun dedik.1.mola yerimiz biraz rüzgar alıyor ama deniz temiz.Yemekleri yiyoruz.Burada molayı uzun tutmak zorunda kalıyoruz. Çünkü Banu Selin’in vücudunda kene görüyor.Hemen doktorlarla irtibata geçiyoruz.Yağız’la Özge’nin tüm neşesi kaçıyor.Çünkü son günlerde keneden dolayı ölümler çokça duyuluyor.Banu cımbızla keneyi vücuttan ayırıyor.Selin’in canı çok yanıyor ve bizlerle küsüyor. Neyse doktorlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda içimiz biraz rahatlıyor.Çünkü bu bölgede o tip kene bulunmazmış ama yine de gözlem altında bulunduracağız.
Dışarıda çok güzel rüzgar var Ala burnuna kadar nefis bir yelken seyri yapıyoruz.Neşemiz yerine geliyor.18:30 da bozukkaleye giriyoruz.Solda ilk lokantaya yanaşıyoruz.Yanyana çok tekne var.Restaurantı ziyaret ediyoruz. Pek beğenmedik.Balık ve meze çeşidi az.Tekrar motor basıp ilerideki Çoban Ali’ nin yerine gidiyoruz.Burası çok güzel bir yer.Çok sıcak karşılanıyoruz.Denizi de güzel.Yüzmeden evvel akşam yiyecek balıklarımızı ve yerimizi ayırtıyoruz.Tam denizin üstünde karanın ucunda harika bir yer ayırıyorlar.Duşlarımızı alıp geceye hazırlanıyoruz.Sallanmadan rakı içmekte ayrı bir keyif veriyor.Çocuklara ayrı bir masa yaptırıyoruz.Onlarda bizde özgürüz.Keyfimiz yerinde Selin’de iyi durumda.Burada elektrik yok.Kendimiz çalıyor,kendimiz söylüyoruz.Muhabbette güzel .Zaman su gibi akıp gidiyor.En güzel gecelerimizden birini yaşıyoruz.Herkes çakır keyif oldu.Yatma vakti geldi.

24 Ağustos 2007 Cuma

Kiseli,Değirmen,Dirsek,Bencik


18:30 kiseli adasının arkasına geçiyoruz. Ada boğazı denen yerdeyiz çok tekne var biraz daha kızıl adanın güneyine doğru boş bir yer buluyoruz. Ekip ilk defa koltuk halatı alacak.Sağlam olsun diye zinciri fazla fazla döşüyoruz.Akan koltuk halatını beline bağlayıp denize atladı bile,ama karada bağlama yeri yok. Demek ondan burası boş kalmış.Karaya yakın deniz üzerine biraz çıkmış sağlam bir kayaya bağlanıyoruz. Kayanın etrafı çok keskinmiş.Diğer halatıda yandaki katamaranın bağlandığı kayaya bağlıyoruz. Biraz demir alarak tekneyi kıyıdan açıyoruz. Kimi oltasını atıyor, kimi denize giriyor. Deniz çok berrak değil.Heralde kıyının çok çamlık olmasından dolayı. Biraz ilerimizde süper lüks bir yat var. Denize özel şişme malzemeden kaydıraklı havuz kurmuşlar.Kano,jet ski her türlü aktivite var.

Hava kararıyor.Yemek hazırlıkları başlıyor.Yemekle beraber biraz rakı biraz muhabbet iyi bir geceyi de geride bırakıyoruz.Burda tatlı bir rüzgar var.Erkekler dışında herkes içeride yatıyor.Sabahın erken saatlerinde “ kaptan beni kurtarın” sesleri koyu çınlatıyor. Koyun içlerindeki bir gulette bayan tuvalette kapalı kalmış.Onun haykırışlarıymış.Neyse gün doğarken nefis bir manzara var.Ama o da ne? denizin üstünde bir gariplik var.Bizim tekneye doğru ilerliyor.Deniz yavaş yavaş matlaşıyor.Birazdan teknemizin her yanı sintine pisliğine bulanıyor. Ne yazık şu denizleri koruyamıyoruz.Güzelim koyun ortasında pisliğe bulandık.Sabah saat daha 5:30.planımızda hareket yok. Kimseyi de uyandırmak istemiyoruz. Koltuk halatlarını gerip bollayarak etrafımızdaki pislik tabakasından kurtuluyoruz.Şimdi kahvaltı hazırlıklarımıza başlayabiliriz. Yemekten sonra demir alıp rotayı kısaltmak için kızıl adanın kuzeyinden çok yavaş bir seyirle geçtik.Derinlik çok az olmasına rağmen kızıl adanın kuzeyindeki kayalıklara yakın durarak geçiş yapılabiliyor.İskelemizde tavşan bükü var. Burasıda sakin bir yer ama biz denize girmek için Değirmen koyunu seçtik.Saat 9:40 burası gerçekten harika bir yer 5 metre derinliği ve cam gibi bir suyu var.Çoluk çocuk hemen denize atladık.3 gündür ilk defa serin bir denize giriyoruz.Kayalıklarda bir ahtopot görüyoruz ama yakalayamadık.Botu çözüp teknenin ilerisinde Banu balık avlamaya çalışıyor,ama nafile. Birazdan mavi tur yapan bir gulet gelip gürültü yapıyor.Koy dışında hava çıktı.Saat 12 hemen demir alıp.Atabolu kayalıklarına kadar çok güzel yelken yapıyoruz.. Yelkenleri indirip motorla Dirsek koyuna giriyoruz.Koyun içerisinde hava çok sıcak.Girişe yakın solda bir girintide karadan koltuk halatı alarak ancak ikinci denemede bağlanabildik.Deniz banyosu,yemek ve kahveden sonra saat 16:30 da demir alıp benciğe doğru yola çıkıyoruz.Nefis bir hava var.Geniş apazla 17:40 ta Dişli adasına ulaşıyoruz.Dişli adasının kuzeye bakan yönü çok güzel görünüyor.Motorla ağır ağır Bencik’e giriyoruz.18:00 de sanki denizden ormanın kalbinin içine giriyoruz.soldan 2.koyda koltuk halatlarını alıyoruz,ama burada deniz aniden sığlaşıyor..dikkatli olmak lazım.Bota motor takıyoruz ve her aile sırayla Bencik koyunun derinliklerini keşfe çıkıyor. Saat 20 de çok güzel bir caz cd sini dinliyoruz.Bir yanımız denize kadar orman diğer yanımızda Bencik koyunun girişi ve buradan nefis bir esinti geliyor. Bir de şu arılar olmasa. Çocuklarda uyusa daha ne isteyelim. Güneşin batışıyla arılar yok oluyor. Rakı,şarap ve köfte gecesi yapıyoruz. Muhabbette yerinde.Sohbet arasında kullanım suyumuzun bitmek üzere olduğunu anlıyoruz. Sabah bozukkale rotasını değiştirip Martı Marina’ya gitmeye karar veriyoruz.
Kiseli,Değirmen,Dirsek,Bencik

Fotograflar için yukarıdaki resme tıklayın

23 Ağustos 2007 Perşembe

Bozburun


Kahvaltı faslı bitince serçeden 8:15 te ayrılıyoruz. Hedef Bozburun. Liman dışında hava çok sakin motora kuvvet. Limandan çıkınca Rodos’u iskelede bırakıp yola devam ediyoruz. Çatal adaların dışından dolaşıyoruz. Bozukkale’nin açıklarından alaburuna doğru ilerliyoruz. Evet ileride Simi’nin ucu görünmeye başladı.Belki Simi ile bizim ana kara arsındaki boğazda yelken yapabiliriz diye ümit ediyoruz ama nafile hava yok.Alaburnun önündeki döküntülere dikkat ederek kıyıya yakın bir seyirle mersin burnuna, sonra kızıl burna, oradan da sarnıç burnuna dönüyoruz.Evet hem hava ısındı hemde tekne çocuklara dar gelmeye başladı.Ne yapalım düşünüyoruz kitapta herhengi bir yer görülmüyor,buranında yabancısıyız.Derken iki kara parçasını arasında gizli bir tekne ucu görüyoruz. Gps ten bakıyoruz burası oğlanboğuldu adlı küçük bir adanın arkasına saklanmış minyatür bir koy.Hemen tornistan yapıp bizde adanın arkasına geçip alargada kalıyoruz.Harika bir deniz var.Şeffaf ve tertemiz.Kıyıda yine güzel kayalıklar var.Hemen denize atlıyoruz. Çocuklar bu molaya bayıldılar.

Evet artık hedef bozburun hava yine kalık. motorla devam edicez Ne yapalım şans.Direk kızıl ada ile zeytin adasının ortasını hedefliyoruz.saat 12 de kızıl adaya vardık ama sıcak bastırdı.Malum birde çocuklar.Kızıl adaya varınca iskelede bir koy görüyoruz.Datbükü hemen demir atıyoruz.Kimsecikler yok.Çoluk çocuk denize atlayıp karaya çıkmaya gidiyoruz ama kıyıda çok deniz kestanesi var .Çocukları bota bindirip biraz onları dolaştırıyoruz,hareket olsun.
O da ne koy dışında denizde kıpırtı başlıyor.Hemen demir alıyoruz.İşte yelken yapmak için nefis bir hava hemen yelkenlere rüzgarı dolduruyoruz. Tremolalar ile yeşil adanın önüne geliyoruz.Daha yelken yapılabilir ama karnımız acıktı,tekneye su almamız lazım.Duş ve traş olmanın hayaliyle yelkenleri indirip Bozburun limanına giriyoruz.Liman girişinde iskele tarafında tekneler kıçtan kara yapıyorlar bizde hemen bir yer kapıyoruz. Zabıta görevlisi yanaşmamıza yardımcı oluyor. Kızlar ve çocuklar kendilerini karaya atıp gözden kayboluyorlar.Erkeler önce depolara su doldurup sonrada tekneyi baştan aşağıya temiz suyla yıkıyorlar.Banyoyu ve yer bezlerini de yıkadıktan sonra sıra kendilerini yıkamaya geliyor.Kıyıda çok temiz bir banyo var.Traş ve duş işte tekrar görüntülerimiz eski haline geliyor.Lokantada kızlarla buluşuyoruz onlar yemeklerini yemişler sıra bizde .Onlar çocuklarla duşa gidiyorlar.Hava öğlen olmasına rağmen kapatıyor sanki güneş tutulması var.Lokantadaki tv den durumu öğreniyoruz. Meğerse hain ve acımasız doğa düşmanları 2 gündür Türkiye’nin her yerindeki ormanları yakıyorlarmış.Bu karartıda Hisarönü körfezi tarafından geliyormuş. Güneş bir düğme gibi küçücük kaldı.Havadan kurum yağıyor.Şu insan oğlunun doğaya yaptığının acısını doğa nasıl alacak bakalım.Herkes duş aldıktan sonra kasabanın kıyısında dolaşıyoruz. Çok sevimli bir deniz kasabası. Kıyı boyunca güzel lokantalar var. Buz ve içecek stokladıktan sonra hava karamadan kalacak bir yer bulmak için saat 18:00 de ayrılıyoruz. Biz limandan çıkarken birçok tekne limana geliyor.Hepside yabancı gruplar.Şu tekne turizmi ne kadar çok yabancıyı ülkemize getiriyor,ama biz anca ormanlarımız yakıyoruz. Yazık.

22 Ağustos 2007 Çarşamba

Turunç,Gebekse,Serçe Limanı

Turunç, Gebekse,Serçe Limanı
Fotograflar için yukarıdaki resme tıklayın

Evet nihayet hazırlıklar tamam. Motor çalıştırıyoruz,seyahat başlıyor.Saat 11:15 marinadan yavaş yavaş ayrılıyoruz. İçimizde acayip bir heyecan. Az bir seyir yapıp denize girelim ve akşam serçe limanında geceliyelim diye karar aldık. Boğazdan çıkınca dışarıda hiç rüzgar yok. Zaten ilk saatler herkes tekneye alışsın diye motorla seyir yapıyoruz. Bu arada tekneyi, ipleri tanıyoruz. Sarmal yelken ne kadar kolay bir şeymiş anında açılıp kapanabiliyor. Neyse hava sıcak çocuklar sıkılmadan bir şeyler yapmamız lazım.Hemen boğazın dışında saat 13:00’ te Turunç koyunun iskele girişinde, küçük bir taşlık plaj var ,oraya doğru yönleniyoruz. Bir adet küçük günlük tur teknesi var ortalık sakin.Hiç koya kalabalığa girmeye gerek yok Nasıl olsa denize girip çıkıcaz ve yola devam edeceğiz. Evet işte ilk demir atışımız. Mali hazırlıklarını bitiriyor.Rüzgara dönüyoruz ve demir atıp zinciri döşüyoruz.Hadi herkes denize.Su biraz sıcak ama olsun temiz ve sakin. Taşlık kumsala yüzüyoruz. Kimimiz gözlükle kayalıkları araştırıyor. Çocuklar plaja çıkıp taş topluyorlar.13.30 ayrılış daha yolumuz var. Rüzgarı bulunca ana yelken 2.camadan cenova tam açık ilk yelkenimizi yapıyoruz. Mali dümendeyken 7 knot hız yapıca tekneye bir heyecan dalgası yayılıyor. Karnımız acıkmaya başladı.Öğlen Gebekse’de makarna ve konserve ton balığına karar veriyoruz. Akan ile Ata sırtı çektiler ama boş. Akşama başka bir şey düşünmek lazım. Neyse Akan ,Defneyi uyutmakta başarılı oldu..Bu da bir şanstır. Kıyıdan fazla açılmadan rotayı Gebekse’ye çeviriyoruz ve yelkenleri topluyoruz.Çiftliğe girmekle hiç uğraşmayalım , medeniyetten uzak olalım diyoruz. Gebekse’ye girdigimizde sancakta 5 tekne koltuk halatı almış , iskelemizde ise 2 adet motor yat demirlemiş. Koyun sonundaki plajda ise 2 günlük tur teknesini koltuk halatlı gördük ve onların önünde alargada kalmaya karar verdik.. Diğer teknelerle mesafelerimizi kontrol ediyoruz, hiçbir sorun yok..yaşasın haydi herkes denize.bu molaya en çok çocuklar seviniyor. Güneşliğimizi kuruyoruz ki bundan sonra nerde durursak duralım artık ilk işimiz o oluyor çünkü kalabalığız gölgelik yer sıkıntısı var ve güneş çok yakıyor.Hem teknenin içinin de serin kalmasına yardımcı oluyor. 2 saat Gebekse’de denize girip yemek yiyoruz. Tekneye alışmaya başladık.Hava kararmadan Serçe’ye girmek için demir alıyoruz. Gebekse’deki kiliseyi gezecek vaktimiz yok. Belki dönüşe belki başka sefere. Burada da su temiz ama ılık pek serinletmiyor.Motora kuvvet gidiyoruz.



Akyar burnunun açıklarında teknede bir heyecan var.Arkadaki kaşık su yüzüne çıkıp giriyor.Hemen sırtıyı topluyoruz.Evet ilk mahsülümüz 20 cm civarında bir palamut.Çocukların çok hoşuna gidiyor.Rotayı kızıl ada yaptık.Güzelim Gebekse’den sonra dalga ve rüzgar kafadan geliyor.Biraz yoracak galiba, ana yelkeni az açıp tekneyi stabil hale getirmeye çalışıyoruz.Neyse Gökçe burun civarında ½ kg laguna balığını kaşıktan çekince yine neşemiz yerine geliyor.19:30 serçeye giriyoruz. Giriş gerçekten enteresan sanki bir kanal dan geçer gibiyiz.Koyun güney yönü yani akça boş. Kuzeye doğru yönleniyoruz. Burada tonoz almış 6 tekne var.Kürekli bir kayık bize yaklaşıyor ve lokantada yemek yersek bize tonoz verebileceğini söylüyor.daha tokuz diyoruz. Geç olmaya başladı.Hava kararıyor.O da artık başka müşterinin gelmeyeceğini anladığı için tonozu bize 10 ytl ye kiralıyor.Koltuk halatımızı da o hallediyor. İlk gecelememiz biraz beleşten oluyor.Hava daha kararmadan denize giriyoruz.bota motor takıp kıyıdaki lokantayı kolaçan etmeye Yağız ve Akan gidiyor.Ne de olsa biri kaptan diğeri bot sorumlusu. Neyse deniz seviyesindeki taş iskelemsi çıkıntıya yanaşıyoruz. Bizle beraber diğer teknelerden de gelenler var ama onlar direk yemeğe geldikleri için giyinikler biz biraz arap Kadri tarzında kalıyoruz ama olsun pazarlık yapıp çıkıcaz. Lokanta kapısında Latin tarzı giyinmiş bir türk heralde sahibi gelenlere İtalyanca hoş geldin diyor. Bize de aynı sıcaklığı gösteriyor,Ama biz dürüstüz ya Türk olduğumuzu söyleyince demin ki nazik adam bizi kapı dışarı kovuyor.Neyse demek ki çıplakta olsan yabancı olmanın ayrıcalığı var .Bizde tekneye dönüyoruz. Hem bizim teknemiz daha güzel.Yıldızların altında şarap gecesi bizi bekliyor.Yemek şarap derken günün yorgunluğu üzerimize çöküyor. Herkesin uykusu geldi.Bayanlar ve çocuklar kamaralara çekiliyor.Erkekler ise dışarı yatıyorlar,ama hava çok sıcak. Gerçekten serçe limanı hiç rüzgar almıyor.Biraz geçmeden yandım diyen kendini dışarı atıyor.Maalesef içeride Defne ve annesi Zeynep mecburen kalıyor.Battaniyeyi yastığı kapan boş bir yer bulup yatıyor Ama buda kesmiyor Zeynep bebeği uyuttuktan sonra Banu ile beraber kendilerini karanlık denizin serin sularına bırakıyor.Sabaha karşı herkes havanın serinlemesi ile tekrar kamaralarına çekiliyor.Gece yarısı bir eşek avazı çıktığı kadar anırıyor.Zaten keçilerde hiç susmadılar.Sabah 6:15 gün ağırıyor.Teknenin içi ve dışı çok dağılmış seyirden önce toplamak lazım ama önce denize girmek daha cazip geliyor. Ne de olsa sabah kalkınca yüzümüzü yıkamak lazım.

21 Ağustos 2007 Salı

Tatil Başlıyor

Denizlerde olmak her zaman insana mutluluk verir. Ama denizle bir olmak sadece yüzmek değil birazda onunla boğuşmaktır. Hele rüzgarla da bir olunca daha bir keyif verir. Evet arkadaş grubumuzla bu sene değişik bir tatil yapalım dedik. Zaten son zamanlarda tekne olaylarıyla ilgilenmeye başlamıştık. Neden tekne ile Marmaris’ te bir mavi yolculuk yapmayalım ki diye düşündük. Bu işi gulet kiralayarak tam bir keyif içinde yapabilirdik ama insanın dümeni kendi kullanması ,haritalara bakıp karar vermesi ve doğaya kafa tutması daha heyecanlı değil mi? Bu düşüncelerimizi 3 aile olarak paylaştığımıza kanaat getirerek dogansailing e baş vurup offshore- sailing ten bir tekne kiralamaya karar verdik. Bize haziran ve temmuz aylarının yelken yapmak için daha elverişli olduğu ama ailecek hem yelken hem tatil yapmak istiyorsak ağustos ayının 2.yarısının daha uygun olabileceğini söylediler. Hem Defne de biraz daha büyümüş olacaktı.(Şubat 2006 doğumlu). Neyse önce maliyeti düşürmek için 37 feet kiralayalım dedik ama teknenin bize dar geleceğine kanaat getirerek aradaki farka katlanarak 40 feet e karar verdik. Çıkış tarihimizi de 20 ağustos olarak belirledik.Fırtına takvimine göre 20-21 inde isimsiz bir fırtına görünüyordu bu da fırtınanın tarih değiştirebileceği veya olmaya bileceği anlamındaydı,görecektik.

Gidiyoruz






Uyar ailesinin (Yağız,Özge, Selin Uyar 6 yaş ) yelken yarışlarına katılmışlığı ve kendilerine ait 21 feet bir teknesi vardı. Barut ailesi (Mehmet Ali, Banu,Can Barut 7 yaş ) ve Sarçın ailesinin (Akan,Zeynep,Ata 9 yaş,Defne 5.5 ay ) ise yelken tecrübeleri daha azdı. Yine de birbirimize cesaret vererek bu işi başarabileceğimize inandık. Günü karalaştırdıktan sonra ilk iş teknedeki görev dağılımı, dikkat edilecek hususlar(ek:1), erzak ve gerekli malzemeyi(ek.2) konuşmak için Uyarların evinde 8 ağustosta toplandık. Dogansailing'ten doğan kaptanın 1 haftalık listesini (ek 3) kendimize uyarlayarak alışveriş ve yemek listesi oluşturduk. İkinci işte rotaydı. Bunu da Sadun Boro'nun meşhur vira demir kitabını alarak hallettik. Zaten daha önce bu turları yapmış arkadaşlardan aldığımız bilgiye göre bu zamanda en güzel rota Bozburun -Yeşilova körfezi ve Hisarönü körfezini dolaşmaktı.Vira demirden buradaki koyları inceledik .seçtiğimiz koylar hakkında daha fazla bilgi edinmek için internette bu isimleri araştırdık. 6 adet güzel ana koy belirledik. Çıkış saatimiz, rüzgarın ve havanın durumuna göre bunlar arasında seçim yapacaktık. Çiftlik, Serçe, Bozukkale, Bozburun, Dirsek, Bencik bu koylardı. 19 ağustosta Marmaris e gidecek ,1 gün kalacak , Albatros ve Netzel marinayı gezip havaya girecek, 20 ağustosta tansaş alış verişini yapacak tekneye yerleşecektik.

Offshore sailingten Aslı hanım daha önce yazışmaları sayesinde tüm bürokratik işlemleri gerçekleştirerek bizlere zaman kazandırmıştı.Artık seyir tarihini beklemekten başka yapacak bir işimiz kalmamıştı ama beklemekte zor bir olaydı.

19 ağustos sabahı saat 11 de Aydın çıkışında Kahve Bahane'de buluşulacaktı. Çünkü Uyar ailesi İzmir'den , Barut ailesi Çeşme'den , Sarçın ailesi de Kuşadası'ndan gelecekti. Saat 11:15 te herkes kahvede heyecanlı bir şekilde toplanmıştı ki o acı haber geldi. Evet Yağız Uyar'ın anneannesi vefat etmişti ve geri dönmesi gerekiyordu. Grup içinde zor bir andı çünkü tek kaptan ehliyeti Yağız'da vardı ve tüm sözleşmeler onun üzerineydi. Uyar ailesi, acı içerisinde geri dönerken Barut ve Sarçın aileleri artık bu işin dönüşünün olamayacağına kanaat getirerek Marmaris'e devam ettiler. Uyar ailesi cenaze işleri ile uğraşırken 20 ağustosta diğer aileler offshore sailing'in izni ile tekneye yerleştiler.Hatta Aslı hanımın yardımıyla Şahin kaptan eşliğinde 3 saatlik cennet adası turu düzenlediler. Esasında bu olay aileler içinde iyi bir tecrübe oldu ve yemek listesinin daha basit ve sade olmasına sebebiyet verdi. Liste tekrar gözden geçirildi. 20ağustos'ta tansaş alış verişi yapıldı. Aman allahım gün kaybından azaltılmış ve rahat edilmesi için revize edilmiş liste bile 4 tansaş arabasını doldurmuştu.(ek:2)Yolculuğun en zor anı bunları tekneye taşımaktı ki 750 ytl olarak planlanan alışveriş listesi evden getirilenler ve gözden geçirmeyle 320 ytl ye düşmüştü. Albatros marinada çoğu tekne seyire çıktığı için sakinlik vardı???amanın oda ne marinanın yakınlarına yeni bir disko yapılmış. Gümbür gümbür müzik çalıyor.Gürültü dayanılacak gibi değil.Neden bu sakin yerlere böyle gürültülü eğlence izni verirler ki? .Marmarisin içi zaten gürültülü orada açsınlar.Bütün yaz serin geçen havalara rağmen bir taraftan da sıcak bastırıyor. Bu gece hiç bitmeyecek galiba.Neyse 21 ağustos 2006 pazartesi Uyar ailesinin katılımıyla tekne ekibi tamamlanıyor. Yerleşmeler bittikten sonra Metin kaptan teknenin teslimatını yapıyor. Gpse çip taktıktan sonra rahatız. Heryere gidebilir.biraz tembel işi ama o kadarcık ta olsun.teknolojisizde olmuyor.